Karabulutlar Karabük'te


Yeni bir haftaya başladık...
Başladık başlamasına da geçtiğimiz hafta Karabük sınırları ve Karabük ile bağlantılı çevre illerde yaşanan, tabiri caizse 'faicalar' Karabük halkında derin izler ve tahribatlar bıraktı.
Ölümlü kazalar, yaşanan cinayetler, çıkan yangın, devrilen kamyon ve yine aynı şekilde devrilen midibüs...
Yaşanan her bir olay için Karabük halkına bu satırlardan geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum.
Elbette ki yaşanan her olaylarda bir sebep vardır.
İhmaller, dalgınlıklar, sıkıntılar vesaire vesaire gibi...
Yitirdiğimiz canlara Allah'tan rahmet, yaralılara ise acil şifalar dilemekten başka bir şey gelmiyor maalesef elimizden.
Fakat ben herkesin bildiği üzere Safranbolu'da çıkan o üzücü ve korkutucu yangına değinmek istiyorum...
Bir tarihi evin daha kül olduğu o gece hepimiz gerek yazılı basından, gerek ulusal kanallardan, gerek üst düzey yetkililerden, gerekse vatandaşlar tarafından sosyal medya aracılığı ile yapılan paylaşımlardan, canlı yayınlardan gördük, bildik, duyduk, yaşadık.
Bizlerde gazetecilik mesleğini icra edenler olarak sizlere an be an, olayı sıcağı sıcağına iletmek için sahalardaydık.
Fakat o gece hepimiz buz dağının görünen kısmına tanık olduk lakin buz dağının görünmeyen bir kısmı daha vardı...
Safranbolu'da ki itfaiyenin yetersiz kalması!
Safranbolu'da bir tarih daha kül olmaya yüz tutarken, Safranbolu'da ki itfaiye ekiplerinin yetersiz kalması ve olaya zamanında müdahale etmemesi sonucu, Karabük Belediyesi İtfaiye Ekiplerinin olaya müdahale etmesi akıllarda "Safranbolu Belediyesi nerede?" sorusunu bıraktı...
Ve tüm Karabük halkı da Safranbolu'da bir tarih yok olurken, Karabük Belediyesi’nin hummalı çalışmasına tanık oldu.
Her ne kadar gözler bir umut içinde Safranbolu Belediyesi İtfaiye Ekiplerini arasa da, Karabük Belediyesi İtfaiye Ekiplerine minnet duyuldu o gece...
Aynı zamanda olayı canlı yayından an be an takip eden Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili'ye ise Karabüklüler minnet ve teşekkürlerini her mecradan iletti.
Ama maalesef ki yangın, diğer tarihi dokulara da sıçrayarak tahribat yarattı...
Zamanında müdahale olsaydı belki de kurtarma payı elde edebilecektik...
Ya da yangına dair yeteri kadar araç ve gereç sağlanması yapılsaydı ve ona uygun önemler alınsaydı, böyle sonuçlanmayacaktı.
Burada ne kadar hayıflansak yine de bir sonuca varılmaz çünkü ülkemizde bir tedbirin alınması için önce insanların sütten ağzı yanması gerek ki yoğurdu üfleyerek yiyebilsin...
Çare olur mu bilemem ama devriye gezen polis araçları gibi devriye gezen küçük bir itfaiye aracı temin edilebilir diye düşünüyorum.
Olaylara bir nebze olsun acil müdahalede bulunmak adına her ne gerekiyorsa işte...
Yapılabilir mi?
Belki...
Son olarak;
Yenice'de orman işçilerini taşıyan kamyonun devrilmesi sonucu yaralanan vatandaşlara acil şifalar, vefat eden orman işçilerine de Allah'tan rahmet diliyorum.
Aynı zamanda;
Zonguldak'tan Karabük'e gelmekte olan midibüsün geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu yaralanan vatandaşlara acil şifalar diliyorum.
Kazada vefat eden Karabük Üniversitesi'nde öğrenim görmekte olan Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümü 1. sınıf öğrencisi Melike Aygün kardeşime de Allah'tan rahmet diliyorum...
Umuyorum ki sadece Karabük'ün değil, bu cennet vatanımızın üzerinde dolaşan kara bulutlar dağılır ve güneşli günler görürüz çocuklar! Güneşli günler...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar